METROPOLİTAN SANAT MÜZESİ (THE METROPOLİTAN MUSEUM OF ART) ( NEW YORK)
New York’ ta bulunan Metropolitan Sanat Müzesi ya da diğer adıyla Met, 2 milyondan fazla esere ev sahipliği yapan, Dünyanın en büyük müzelerinden biridir. Mısır, Yunan, Avrupa, İslam ve Japon Sanatı gibi kategorilerde çeşitli eserleri görmek mümkündür. Tıpkı British Museum gibi, Anadolu’ da dahil olmak üzere Dünyanın çeşitli coğrafyalarından alınan eserler bir araya getirilip meraklılarının incelemesi için Met’ de sergileniyor. Giriş fiyatı için belirlenmiş sabit bir meblağ yok. Ücretsiz olarak ya da ufak bir ücret karşılığı müzeyi gezebilirsiniz.
MESA VERDE MİLLİ PARKI MÜZESİ ( COLORADO )
Amerika’nın Colorado eyaletinde bulunan milli parkında Pueblo halkı tarafından inşa edilen yerleşim yerinin kalıntıları bulunur. Milli parkta bir müze, bir saray ve vadi duvarı üzerine inşa edilen evlerin kalıntıları var. Mesa Verde yeşil masa anlamına gelmektedir. Burada bulunan evler genellikle yüksek olmayan mağaraların kapatılması sonucu oluşturulmuş. Ev yapımında genellikle kerpiç ve kumtaş kullanılmış. Binaların kapı ve pencereleri de ” T” şeklinde yapılmış. Parkta birçok kaya evi var. Bunlardan Cliff Palace oldukça büyük bir kaya evi. Evin 150 tane odası var tahminlere göre yaklaşık 120 insan burada yaşamış geçmiş tarihlerde.
SMİTHSONİAN ENSTİTÜSÜ MÜZESİ ( WASHİNGTON )
1846′ ta Washington’ da kurulan müze, Dünyanın en geniş alana sahip müzesi olarak bilinir. Aynı zamanda en çok ziyaretçi çeken müzeler arasında da zirvede yer alır. Amerikan Tarihi Müzesi, Doğal Tarih Müzesi, Amerikan Yerlileri Müzesi gibi 19 farklı müze kompleksinden oluşmakta ve aynı zamanda da müzeleri ziyaret etmek ücretsizdir. Müzede toplam 136 milyon parça sergilenmekte olup aynı zamanda 6.4 milyon eserde dijital ortamda ziyaretçilere açık durumda.
AMERİCAN MUSEUM OF NATİONAL HİSTORY
( AMERİKAN DOĞA TARİHİ MÜZESİ )
1800'lü yılların sonlarına doğru o yıllarda Harvard Üniversitesi'nde Zooloji (hayvan bilimi) okuyan Louis Agassiz, Amerikan Doğa Tarihi Müzesi'nin hayallerini kurmaya başlamış ve vakit kaybetmeden bu muhteşem müzeyi projelendirmiş.
Bu muazzam projesi için dönemin zengin bağışçıları ve Amerikan Devleti'nden beklediği desteği aldığında, ne yapması gerektiğini gayet iyi biliyormuş.
Amerikan Doğa Tarihi Müzesi'nin ilk binası elbette şimdi sahip olduğu ölçülerde değilmiş. Central Park'ın doğusunda yer alan ve gotik mimariye sahip bina, müze için inşa edilen ilk yapıdır. Geçen yıllarla artan ilgi ve destek bina sayısına her geçen gün yenilerini eklemiş ve bugünkü genişliğe ulaşılmış.
1869 yılında Central Park yakınlarında kurulan bu müze, şimdilerde 25 ayrı binanın bir araya gelmesinden oluşan devasa bir kompleks olarak da tanımlanabilir. Her yıl ortalama beş milyon kişi tarafından ziyaret edilen Amerikan Doğa Tarihi Müzesi, (İngilizce kısaltması AMNH'dir ve yazının devamında bu kısaltma kullanılacaktır) toplamda 46'ya ulaşan daimi sergi salonunda 32 milyon eseri devamlı sergileyerek yakalanması zor bir başarıyı elde etmiş.
İçinde altı milyondan fazla eser barındıran Toronto'daki müze, Kanada'nın en büyük müzesi olma özelliği taşıyor. Orijinal 20. yüzyıl yapısına, Studio Daniel Libeskind'in yeni giriş tasarımı ile 2007 yılında açıldı. Cam ve alüminyumdan oluşan piramitlerile müze, Toronto'nun 21. yüzyıldaki yeni sembolü olarak kabul edilse de 2009 yılında "dünyanın en çirkin binaları" listesine sekizinci sıradan girdi.
1994 yılında açılan müze, ikinci defa, 2011 yılında, mimar Fernando Romero tarafından tasarlanıp açıldı. 16 bin altıgen alüminyum çiniyle kaplı, altı katlı müze, Fransa dışında dünyanın en fazla Rodin eseri barındıran müzesi olma özelliği taşıyor.